enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
35,9545
EURO
37,3941
ALTIN
3.303,99
BIST
9.807,10
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sakarya
Kar Yağışlı
5°C
Sakarya
5°C
Kar Yağışlı
Çarşamba Kar Yağışlı
4°C
Perşembe Hafif Kar Yağışlı
6°C
Cuma Hafif Yağmurlu
7°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
6°C

Bolu Kartalkaya’daki Yangın Felaketi ve Sonuçları

Bolu Kartalkaya’daki yangın felaketi, doğal güzelliklere büyük zarar verirken, çevre ve ekonomi üzerindeki etkileriyle de dikkat çekiyor. Yangının sonuçları, bölge halkını ve turizmi nasıl etkileyecek? Detaylar için okumaya devam edin.

Bolu Kartalkaya’daki Yangın Felaketi ve Sonuçları
REKLAM ALANI
03.02.2025 00:01
0
A+
A-

Bolu Kartalkaya’daki Yangın Felaketi

İki bin yirmi beşin ocak ayının yirmi birinci günü saat üçü yirmi bir geçe, Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde yer alan Grand Kartal Otel’de çıkan yangın, birkaç günlüğüne tatile gelen üç yüz yirmi sekiz insanı uykuda yakaladı. Bu tür beklenmeyen (ama yine de beklenmesi gereken) durumlar için alınması gereken önlemler, ne yazık ki, oteldeki yetkililer tarafından göz ardı edildi. Yangın sırasında istirahat edenlerin bir kısmı, dumandan zehirlenerek, bir kısmı ise alevler yükselirken çaresizce bekleyip diri diri yanarak hayatını kaybetti. Üstelik bazıları on ikinci, on birinci, onuncu, dokuzuncu, sekizinci, yedinci katlardan atlayarak canlarını kurtarmaya çalıştılar. Göz göre göre, diri diri ve bile bile…

Başlangıçta “on” olarak kamuoyuna duyurulan ölü sayısı, ateşin her dakikada büyümesiyle, korkunç bir hızla “yetmiş sekize” ulaştı. Eşleriyle, çocuklarıyla veya diğer yakınlarıyla tatile gelenlerin bir kısmı, alevler arasında can verirken, diğerleri sevdiklerini kaybetmenin acısıyla baş başa kaldı. Hayatını kaybedenleri geri getirmek mümkün olmadığı gibi, acılı ailelerin yüreklerinde açılan yaraları sarmak da imkânsız. Geride kalanlar için hiçbir şey teselli olmayacak, hayatları asla eski haline dönmeyecek, sabahları bir daha eskisi gibi karşılamayacaklar.

Bu tür bir faciada kusurlu olanların hak ettikleri cezaları alması, belki acıyı bir nebze hafifletebilir ama acılı insanların yetkililerden (adaleti sağlamakla yükümlü olanlardan) tek bir beklentisi kalacak. Facianın yaşandığı günün sabahından bu yana, haber kanallarında ve sosyal medyada duyduklarımız, okuduklarımız pek de umut verici değil. Yetkililer, sorumluluk üstlenme konusunda takındıkları tavrı, öz güveni ve cesareti, yaşadıkları konforu göstermekten imtina ediyorlar. Bu durum, toplumun büyük bir kesiminde, kanunlardaki eksikliklerden, yoruma açık ibarelerden yola çıkarak suçu başka birine veya kuruma atma çabalarının izlenimini doğuruyor.

Hukuk konusunda bilgisi ve birikimi bulunmayanlar, bu tür durumlarda uygulanacak kuralların ve verilecek cezaların belirli maddelerle kayıt altına alındığını, açık ve net bir şekilde düzenlendiğini zannediyorlar. Ancak, Kartalkaya’daki otelde gerekli önlemlerin alınmasıyla büyük oranda önlenebilecek bir yangında, günlerdir kimlerin sorumlu olduğunu öğrenememek, kafa karışıklığını artırıyor. Soruşturmanın hâlâ devam ediyor olması da bu belirsizliğe katkıda bulunuyor. Yangını ve kayıpları unuttuk, geride kalan acılı aileleri unuttuk, şimdi suçlu arayışındayız.

YAZI ARASI REKLAM ALANI

İnsaf. İnsanların diri diri yandığı, geride kalanların acılarının sınırlarını zorladığı böyle bir faciada bile toplum ikiye bölündü ve birbirini suçlamaya başladı. Sosyal medyada yazılanlar, paylaşılanlar, haber kanallarında konuşulanlar, suçu olanların kim olduğuna bakılmaksızın tespit edilip cezalandırılmasını bekleyenleri bir kez daha üzüyor. Yüzyıllar önce bir şairin “Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.” diyerek dünyayı “yangın yeri” olarak nitelendirmesinden yola çıkarak, yetkililerin ve hukukun görevinin, yakınlarını kaybeden insanların yüreğine bir nebze su serpmek olduğunu düşünüyorum.

  • Otellerden öğrenci yurtlarına, yüksek katlı binalardan eğitim kurumlarına, metro istasyonlarından toplu taşıma araçlarına kadar, insanların toplu olarak bulundukları yerlerdeki eksikliklerin bir an önce tespit edilmesi ve tamamlanması gerekiyor.
  • Sorumlular ve sorumluluk alanları, herkesin anlayabileceği bir dille yeniden belirlenmelidir.
  • Yangınlar, depremler, seller veya diğer doğal afetler, biz var oldukça devam edecektir; ancak bilimsel çalışmalar ve akılcı yöntemlerle bu tür felaketlerden en az etkilenmek için önlemler almalıyız.

Aksi takdirde yanarız. Bugün Bolu’da yandık, yarın başka bir yerde yanabiliriz. Geçmişte İstanbul’da çıkan yangınlar, şehrin ve birçok insanın hayatını şekillendirdi. Özellikle Mehmet Akif Ersoy, Behçet Necatigil, Ahmet Ağaoğlu ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarların hayatları, İstanbul’un Fatih semtinde çıkan yangınlar nedeniyle değişmiştir. Bu yangınlar, birçok edebi eserin de ilham kaynağı olmuştur.

Kartalkaya’daki yangında hayatını kaybedenlerin ve kayıpların acısının boyutunu henüz tam anlamış değiliz. Kimler yandı, kimler boğuldu, neler kayboldu, bilmiyoruz. Hangi saatlerin bir daha kurulmayacağı, hangi hizmetlerin bir daha sunulamayacağı, hangi kapıların bir daha açılmayacağı, hangi hayvanların başının okşanmasını bekleyeceği belirsiz. Hangi aileler bir daha tatil yapamayacak veya yas tutacak, bilemeyeceğiz. Ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, aynı zamanda vicdanı olan herkesin üzerinde büyük bir hasar bırakıyor. Üzgünüm, hem de çok üzgünüm.

Bu olayla ilgili yazdığım birkaç cümleyi burada tamamlamak istiyorum. Kelimeler, hissettiklerimi anlatmaya yetmiyor. Umarım bu tür facialar bir daha yaşanmaz. “Acaba bizim ihmallerimiz kimin hayatına mal olacak veya kimin ihmali bizim felaketimize neden olacak?” Bu soruyla bir ömür geçiyor. Hiçbirimiz işimizi doğru ve kurallara uygun yapmıyoruz, hatta bazen bu sorumluluğu yerine getirenleri eleştiriyoruz. İnsanların dinlenmek ve huzur bulmak amacıyla gittikleri bir tesiste yanarak hayatlarını kaybetmelerini anlamakta zorlanıyorum. Çok üzgünüm. Alevler içinde kalmış gibiyim. Ölenlere rahmet, geride kalanlara dayanma gücü diliyorum.

21 Ocak 2025, 10.05

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.