Türk-İş Başkanı Atalay, iftar etkinliğinde işçi hakları üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Çalışanların haklarının korunması ve sosyal adalet konularında yaptığı vurgularla dikkat çekti. İlgili gelişmeleri keşfedin.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, her yıl geleneksel olarak madencilerle iftar yapma geleneğine sadık kaldıklarını belirtti. Ayrıca, enerji işçileri, çöp toplayıcılar ve karayolu işçileri ile birlikte yılbaşı kutlamalarında da bir araya geldiklerini ifade etti. Atalay, Çayırhan, Nallıhan ve Beypazarı bölgelerinde gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarını eleştirerek, bu bölgelerde yaşayan 180 bin kişinin yaşam alanlarının korunması gerektiğine dikkat çekti.
Atalay, Doruk Madencilik’te çalışan 1.070 işçinin Aralık ayından bu yana maaş alamadığını vurgulayarak, “Bu arkadaşlarımız 4 aydır maaşlarını almıyor. Ramazan sona eriyor, bayrama yaklaşıyoruz ama hâlâ bir çözüm yok. Özelleştirme bu ülkeye hiçbir zaman hayır getirmedi” dedi.
“Ramazan’ın bugün 21. günü. Zonguldak, Armutçuk’tayız. Uzun Mehmet’in kömürü bulduğu bölgede, bu akşam yerin 600 metre altında arkadaşlarımızla iftar açtık. Uzun yıllardır her yıl madencilerle beraber Ramazan’ın bir veya iki akşamında iftar yapıyoruz. Ayrıca, her yılbaşı gecesi 13 senedir enerji işçileri, çöp toplayan kardeşlerimiz ve karayolu işçileriyle birlikte yılbaşı kutlamalarını gerçekleştirme gayretindeyiz” şeklinde konuştu.
“Vergi düzenlemesi şart” diyen Atalay, sözlerine şöyle devam etti: “İki ay boyunca bizim ücretlerimizi vergiye kesiyorlar. Vergiyle ilgili bir düzenleme yapılmadı. Burada binlerce işçi, bu sene emekli olan 1.200’e yakın işçi var. Onların yerine yeni işçilere ihtiyaç var. Bu sorun, işçimizin can güvenliği ve çalışma koşulları ile ilgili. Savunma sanayisinde, karayollarında, demiryollarında, enerji sektöründe ve madencilikte bu durum geçerli. Sendikalar bu meseleleri ülke gündemine taşır, panel ve seminerler düzenler. 20 Ekim’de Ankara’da 150 binin üzerinde arkadaşımızla miting yaptık. Haklı talebimize hâlâ bir cevap veremediler. Bu nedenle, yer üstündeki çalışan arkadaşlarımızın ücretleriyle ilgili bir sorun var. Şu anda emekli maaşlarının düşeceği korkusuyla yaklaşık 60 bin arkadaşımız emekli oldu. Bu kişiler, savunma sanayisinde mühimmat üretiyor. Dışarıdan gelen yeni mezun bir işçiyi bu işlerde çalıştırmak uzun zaman alır. İş kazalarının önüne geçmek için deneyimli işçilere ihtiyacımız var. Ama bunları kime anlatıyoruz? Ülkeyi yönetenlere. Ekonomik politikaların yanında sosyal politikaların da olması gerektiğini unutmamalıyız. İşçinin haklı taleplerine kulak verilmesi gerekiyor.”
Atalay, gündemdeki konuların işçilerin sorunlarını gölgede bıraktığını da vurgulayarak, İstanbul’daki gözaltılara değindi. “Bizim yaşadığımız bu ülke, zor bir coğrafyada bir arada yaşıyor. Her gün gündem değişiyor ve bu değişim işçilerin, emeklilerin, sabit gelirli vatandaşların sorunlarını geri plana itiyor. Son günlerde gündem, İstanbul’daki belediyedeki tutuklamalarla ilgili. Türk-İş olarak her şeyin hukuk ve demokrasi çerçevesinde yürütülmesinden yanayız. Herkesin masumiyet karinesine saygı göstermesi ve hukuki süreçlere bağlı kalması gerekiyor. Haksızlığa uğrayanlar için yine hukuktan çare bulmalıyız. İnsanları karar vermeden suçlamanın bir anlamı yok. Ancak kırmayı, dökmeyi ve şiddet dilini asla benimsemiyoruz. Her şey hukukun kuralları içinde olmalıdır.”
“Biz işçinin, emeklinin arka bahçesiyiz” diyen Atalay, Türk-İş’in her zaman işçilerin haklarını savunmaya devam edeceğini vurguladı. Taşeron işçilerin kadro beklediğini belirten Atalay, bu beklentilerin bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini de ifade etti. “Türk-İş, kırmadan, dökmeden, alanlarda ve mitinglerde derdini anlatmaya devam edecek. Biz hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değiliz. Biz bu ülkenin, çalışanların, işçilerin, emeklilerin ve memurların arka bahçesiyiz. Haksızlık nerede olursa olsun, onun karşısında durmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
